T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, açıklamasında ülkenin ekonomik durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu ve şu ifadeleri kullandı:
“Mali disiplin konusunda bir sorun bulunmamaktadır. Yapısal reformların kalıcı hale getirilmesi gerekmektedir. Yarın açıklanacak verilere göre cari açık, milli gelire oranı %2,5’in altına düşmüş olacaktır.
Kur riskini azalttık ve borçlanmanın vadesini artırdık. Kamunun mali durumunu yeniden güçlü bir şekilde konumlandıracağız. Bankalarla olan swap işlemlerini neredeyse kapattık. Swap hariç net rezervler 18 milyar doların üzerine çıkmıştır.
“Daha Yolumuz Var”
Önemli olan, bu iyileştirmelerin kalıcı hale getirilmesidir. Kamunun mali durumunu tekrar güçlü bir şekilde konumlandıracağız. Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesabı, tepe noktasına ulaşan 143 milyar dolardan 60 milyar doların altına gerilemiştir. Büyük ihtimalle KKM’den çıkış çok daha hızlanacak ve Türkiye bu süreci de tamamlayacaktır. Türkiye’nin istikrar ve reform programı ile birlikte risk priminde önemli bir düşüş yaşanmıştır.
Daha kat edeceğimiz mesafe bulunmaktadır. Son 1 yılda risk priminde yaklaşık 450 puan daralma yaşanmıştır. Benzer ülkelere göre risk priminde büyük bir iyileşme söz konusudur. Spreadlerde de önemli iyileşmeler görülmektedir. Dış kaynağa erişimde yaşanan sorunlar önemli ölçüde ortadan kalkmıştır.
“Enflasyonda En Zorlu Süreç Geride Kaldı”
Türkiye’nin makul maliyetlerle dış kaynağa erişimindeki sorunlar büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. 2017’den sonra bankalarımızın uzun vadeli kaynağa erişimi önemli ölçüde artmıştır. Rezervlerdeki artış, sıcak para değil, vatandaşların ve şirketlerin dövizden Türk Lirası’na geçişinden kaynaklanmaktadır.
Enflasyonda en zorlu süreç geride kalmıştır. Kolay bir süreç değildir. Dezenflasyonda Türkiye tecrübelidir ancak başarılı değildir. 1970’lerde hükümetler değişti ancak enflasyon yükseldi. 1980’lerde yapılan muazzam çabalara rağmen sonuç zayıf oldu. 1990’larda denenmedik hükümet kalmadı ve her seçimde yeni bir siyasi kompozisyon oluştu. Bu dönemde ortalama enflasyonun %70’li seviyelerde seyrettiğini hatırlamak gerekir.
2000’li yılların başında enflasyon, AK Parti hükümetleri döneminde tek haneye indirilmiştir. Daha sonra tekrar çift haneye çıkmıştır.
“Dezenflasyon Sürecinin Başındayız”
Gelinen noktada çok tutarlı bir dezenflasyon programı uygulanmaktadır. Para politikası, dezenflasyonu gecikmeli olarak şekillendirmektedir. Dolayısıyla geçen yılın Ağustos ayında, dezenflasyon için bir yıllık bir sürece ihtiyaç duyulduğunu belirtmiştik.
Geçiş döneminde enflasyonun yükseleceğini öngörmüştük. 2024’ün Mayıs ayında enflasyonun zirve yapacağını ve ardından kalıcı olarak düşeceğini söylemiştik. Dezenflasyon sürecinin başındayız.
Önümüzdeki ay enflasyonun %60, bir sonraki ay %50, sonrasında ise %50’nin biraz altına inmesi beklenmektedir. Yılı Merkez Bankası’nın hedefi olan %38 civarında kapatmayı hedefliyoruz. %42’ye kadar bir tolerans payı bulunmaktadır.
Dolayısıyla bu programda en zorlu süreci geride bıraktık. Program çalışmaktadır ve başarılı olacağız. Enflasyon beklentilerinde ciddi iyileşmeler görülmektedir. Önümüzdeki aylarda enflasyondaki güçlü düşüşlerin ardından hedeflerimizle yakınlaşma olacağına inanıyoruz.
“Sürdürülebilir Yüksek Büyüme Temel Amacımızdır”
Piyasalar oldukça gelişmiştir. Geçen Ekim ayına göre enflasyon beklentilerinde önemli bir iyileşme söz konusudur. Kişi başına milli gelirde ilk kez Türkiye, yüksek gelirli ülkeler grubuna girecektir. 1950’li yıllarda Türkiye, orta gelirli ülkeler grubuna girmişti. Artık bu gruptan çıkarak yüksek gelirli ülkeler grubuna dahil olacağız. Sürdürülebilir yüksek büyüme, temel amacımızdır.
Bu program, ilk günden itibaren uygulanmaya konulmuş olsa da esas olarak programın şekillenmesi Eylül ayı başlarında gerçekleşmiştir. Bu programda en zorlu süreci geride bıraktık. Toplumsal beklentiler ile hedeflerimiz arasında yakınlaşma olacağına inanıyoruz.
Piyasalara danışılırsa, önümüzdeki 12 ayda enflasyonun %25,8’e, 24 ayda ise %20 seviyelerine düşmesi beklenmektedir. Ekim ayına göre enflasyon beklentilerinde ciddi bir iyileşme söz konusudur.
Bu yıl, Dünya Bankası tanımına göre, kişi başına milli gelirde ilk kez Türkiye, yüksek gelirli ülkeler grubuna girecektir.
“Asgari Ücret Hakkında”
Bu programın yükünü toplumun düşük gelirli kesimine yüklemeyeceğiz. Şu anda vergide ad